2008-06-29

kilo vermek...


Blogdaki randımansızlığın nedenlerinden birisi benim fotoğraf çekmemem. Bu aralar diğer bir neden daha var. Kilo vermeye çalışıyorum. Kilo vermek az yemek değil, ama az yemek deneyi yapmak demek. Yemek seçeneklerinin azalması demek. En azından ilk başlarda...

Her insan farklı bir birey, bu nedenle ben şunu yaptım da resimde görünen sayıya ulaştım diye yazmamın pek bir anlamı yok. Size büyük olasılıkla uymayacak. Ancak birkaç temel kavramı, birkaç doğru görünümlü yanlışı şuracıkta yazmak istiyorum.

İnsan vücudu yemek enerjisiyle çalışıyor. Tam ne kadar enerji tükettiğimizi hesaplamanın kolay bir yöntemi yok ama bir takım ampirik formüller var, fikir vermek için. Örneğin ben rölantide 2000 kcal, şehir içinde 3000 kcal yakıyormuşum günlük olarak. Kilo vermek ya da almak için yapılması gereken basit. Giren enerji ve harcanan enerji arasında fark olması gerekiyor. Kilo vermek demek 'az' yemek demek, kilo almak demek 'çok' yemek demek. Kalori yönünden tabi.

Enerjinin yanı sıra hayatı idame ettirebilmek için başka şeylere de ihtiyaç duyuyoruz. Vitaminler, mineraller, vücudun üretemediği yağ asitleri ve amino asitler olaraktan. Kilo vermek için yenilen 'az' yemeğin, vücudun üretemediği ama enerji dışı amaçlarla (kırılan döküleni tekrar yapmak için) ihtiyaç duyduğu bu şeyleri de içermesi gerekiyor. Dolayısıyla sıfır yağlı, sıfır proteinli diyet, sağlıklı bir diyet değil. Omega-3 ve omega-6 yağ asitleri vücut tarafından üretilemiyor, bu nedenle diyetimizde bunları içeren gıdalardan yeterince bulunması gerekli. Süt ürünleri de vücudumuzun sentezleyemediği aminoasitleri uygun miktarlarda içeriyor, onları da eksik etmemeliyiz. Bir dönem devam ettiğim diyetisyen, sakatatı yasaklamıştı, ancak araştırdığım kadarıyla ızgara ciğer ve böbrek, ızgara yağsız etten daha az kalori içeriyor. Üstelik proteinli, vitaminli, besleyici. Kolesterol probleminiz yoksa tavsiye edebilirim.

Az yemeğin herkesçe bilinen bir diğer sıkıntısı da daha az tok tutması. Teoride sabah öğlen akşam sadece McDonald's tavuk burger menü yenerek daha az kalori alınabilir ancak bu sizi yeterince tok tutmaz. Az yemekle aynı miktar tok kalabilmek için daha uzun sürede sindirilen ve kana karışan şeyler yemek gerekiyor. Sebze, kepekli ekmek ve bulgur burada devreye giriyor. Tabi bunun bir faydası da az yemekle aynı çıktıyı (ya da dışkıyı) üretebilmek. Kilomu değiştirmek için çabaladığım şu dönemde bol miktarda aşurelik buğday pilavı ve marul tükettim (ki marulu hiiiç sevmezdim, hala da pek sevmiyorum) Yeni bulduğum bir lezzet de kraker çavdar ekmeği. Ara öğün olarak yenince baya tok tutuyor.

Kilo vermeye yönelik diyetlerin ortak noktalarından biri yağ yönünden fakir olmaları. Bu nedenle, diyet yapan kişi yağda çözünen ve yağ ile gelen bazı tat ve aromalardan yoksun kalıyor. Problemi çözmenin bir yolu alternatif sos ve baharatlar kullanmak, ancak bunu yaparken de katılan sos ve baharatlardaki yağı da hesaba katmak gerekli. Normalde soslu yiyen biriyseniz, diyet yemeğinize çok daha fazla sos katmak isteyebilirsiniz. Kutunun arkasındaki "beslenme öğeleri" tablosuna bakıp fazla sosunuzun tahmin ettiğinizden çok daha fazla yağ ve kalori verdiğini görebilirsiniz. Bu arada, kutuda yazan sayılarla da kafayı çok bozmamak lazım. Az miktarıyla doyuran %85 kakaolu Lindt çikolatanın kalorisiyle çilekli Milka'nın kalorisi bir değil. Kutudaki porsiyon miktarı da size uymayabilir. Zeytin porsiyonu iki üç zeytin diyor mesela, bana uymuyor. Kalorinin nasıl hesaplandığını da çok merak ediyorum, hesaplanıyor mu, kestiriliyor mu yoksa deneysel olarak mı tespit ediliyor araştırmalı.

Kilo vermek değişik şekillerde olabiliyor. Örneğin, terleyince su kaybederiz, kilo veririz. Yağ kütlesi ya da protein kütlesi kaybıyla kilo verilebiliyor, tabi istenen tür yağdan vermek. Kilo verirken protein kütlesinde de azalma olabiliyor. Dengesiz beslenme, yağ dokusu dışından kilo vermeyi hızlandırıyor, yağlar yerinde dururken kaslardan kilo verilebiliyor.

Son olarak, başlamadan önce bir antrenman ya da ısınma yapmakta fayda olabilir. Kendinizi yavaş yemeye, diyet ürünlerin tadına yavaş yavaş alıştırın, diyetinize bundan sonra başlayın. Birden yepyeni bir hayat ve beslenme şekline geçmek çok zorlayıcı ve bıktırıcı olabilir.

2008-06-16

yogurt-tekrar...

Daha önceki yoğurt yazısından sonra bir yoğurt makinası aldım.


Yoğurt makinası komplike bir cihaz değil tabi ki, sadece sütü beli bir T sıcaklığında tutuyor.  Birçoğu bir saat mekanizmasıyla beraber geliyor, tutkal kıvamından ekşimsi serte kadar çeşitli kıvamlarda yoğurt yapmanızı sağlıyorlar bu şekilde.

Ben cihazı spontane aldım, fakat bir mağazadan (mediamarkt) gördüğüm kadarıyla makinalarda genel trend iki yönde. Birincisi, kova kova yoğurt yapmak isteyenlere yönelik. İkincisi de bebek oldu altı ayı geçti şimdi yoğurt yiyecek makina lazım diyenlere yönelik. Ben ikinci trende dahil bir makina aldım zira kova şeklinde bir yoğurt kabı işimi görmeyecekti - üstünde suyu biriken yoğurt sevmiyoruz.

Bebekli ailelere yönelik makinalarda da şey problemi var - bi sürü kavanoz çıkıyor. Bu kavanozlar sevgili bebeğiniz için uygun boyda ama yetişkinlere göre değil.  Tefal'in makinası ortasındaki çıkıntı nedeniyle o tuhaf kavanozları kullanmanızı gerektiriyor. Arzum'un yoğurt makinasına bir litre süt alabilen kaplar sığabiliyor, tavsiye ederim - tabi böyle bir ihtiyacınız var ise.